Engelliliğin Oluşmasını Önlenebilir mi?

Birleşmiş Milletler Genel Kurul’unun 20 Aralık 1993 tarihinde yapılan 48. toplantısında 48/96 sayılı kararla kabul edilen “Sakatlar İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kurallar” (yazının bundan sonraki bölümlerinde yalnızca ‘Standart Kurallar’ diye geçecektir.) engellilerin topluma eşit katılımları için bazı ön koşullardan söz etmektedir: Bunlar bilinçlendirme, tıbbi bakım, rehabilitasyon ve yardım hizmetleridir. Eşit katılım için ön koşullar arasında sayılan tıbbi bakım engelliliğin önlenmesi ile ilgili hükümler içermektedir. Engelliliğe neden olabilecek durumların ortaya çıkartılması, değerlendirilmesi ve bunların giderilmesi konularında etkili programlar önerilmektedir. Bu programlar yoluyla engelliliğe neden olan etkenlerden korunmak, bu etkenleri azaltmak ya da yok etmek olanaklı olabilecektir. Söz konusu programlara engellilerin, ailelerinin ve ilgili kuruluşların katılımı büyük önem taşımaktadır. Engelliliğin önlenebilmesi için erken tanı, ilk yardım, erken müdahale, erken bakım ve koruma önemlidir. Ayrıca sağlık personelinin yetiştirilmesi, sağlık alt yapısının ve sağlık sigortasının engellileri de içerecek şekilde geliştirilmesi ve tüm topluma yaygınlaştırılması bu açıdan önemli konulardır.

Bir toplumda engellilerin varlığı onların toplumla bütünleşme gereksinimini ve sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu ise oldukça zor ve karmaşık bir süreçtir. Oysa engellilik önlenebilirse, en azından sayıları çok daha aza indirilebilirse, engellilerin topluma kazandırılması konusu, günümüzdeki boyutlarda bir sorun olmaktan çıkacaktır. Engelliliğin nedenleri dikkatle incelenirse, bunların çok önemli bir bölümünün kaçınılabilir, önlenebilir nedenler olduğu görülecektir. Engellilik genelde kaynağına ve sebeplerine göre değişik şekillerde sınıflandırılmaktadır. Kaynağına göre sınıflandırıldığında, doğuştan gelen engellilik nedenleri arasında bir takım genetik nedenler, akraba evliliği, gebelik sırasında annenin karşılaştığı travmalar, hastalıklar, ilaç kullanımı, ışına maruz kalmak, annenin alkol ve madde bağımlısı olması, kötü beslenmesi gibi nedenler görülmektedir. Sayılan tüm bu nedenler kaçınılmaz, önlenemez durumlar değildir. Tıp bilimince gerçekleştirilen araştırmalarla genetik nedenlerin bile en azından bir kısmı önceden bilinebilmektedir. Doğum sırasında ve sonrasında ‘kazanılan” engelliliğe gelince kötü ve yetersiz koşullarda gerçekleştirilen doğumlar, travmalar, yanlış uygulamalar vb. akla gelmektedir. Doğum sonrasında karşılaşılan olaylar arasında ise iş kazaları, ev kazaları, trafik kazaları, savaşlar, terör olayları, endüstriyel kazalar, deprem ve benzeri yıkım olayları, büyük sanayi kazaları v.b, temel engellilik nedenleri arasındadır. Bunların büyük çoğunluğunun da önlenebilir nitelikte nedenler olduğu anlaşılmaktadır. O halde “engellilik bir kader değildir”. Gerekli önlemler alındığında, bilinçli bir toplum yaratıldığında, engellilik büyük oranda önlenebilir. Bunun için insana her şeyin üstünde değer veren bir anlayışın toplumda benimsenip yerleştirilmesi gerekir. Bu nedenle engelli sorunlarına eğilirken, ısrarla üzerinde durulması gereken konu engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır.